top of page

Sadece 2 seçenek vardı

  • Yazarın fotoğrafı: Merve Shagaleh
    Merve Shagaleh
  • 27 Eyl 2017
  • 3 dakikada okunur

"7 Ağustos 2014 Saat gece 2 idi. Arabamın anahtarlarını alıp gizlice evden çıkıp nikahlı eşimi öldürmeye gidiyordum. Gündüz çok yağmur yağmıştı. Ne olduğunu anlamayacak kadar hızlı gelişti olaylar.. Arabam bariyerlere çarpana kadar  kendi etrafında defalarca dönüp durdu" 

En baştan anlatmam gerek. Yoksa beni anlayamazsın! Ama ben, beni anla istemiyorum. Beni yaşa istiyorum. Beni hisset istiyorum.

Evlilik kararı başlı başına üzerinde kafa çatlatacak derecede düşünülmesi gerek bir mevzu. Zaten dardayım, zordayım. Suriye düşmek üzere insanlıktan umudum yok. Tanıştık beyimle olurdu olmazdı derken çıkarım ben bu zorlu yolculuğa dedim. -Nasıl tanıştık konusuna asla girmeyeceğim zira aranızda ki bazılarınıza beyim bizzat kendisi anlatmış- Ailem tabi başta korktu. Bilmedikleri memleketin bilmedikleri topraklarında yetişen bilmediği bir Hamaslı. Anlatmak açıklamak 9 ayımı aldı. Tabi Gönüller'i tedirgin ama Marv'a saygı duyuyorlar ve kararını destekliyorlar.. Marv'da bilmiyordu aslında o da korkuyordu. Ama Rabbin eli olmak zordur, kaderdir yaşarsın, hamalsındır taşırsın. Kendini yakmak istiyordu zira karanlıklar sadece böyle açığa çıkar diyordu.

Son 2 gün var nikaha.. 4 gün evvelde evlenmişiz evimin salonunda.. Akşam telefonda gün içerisinde ki yorgunluklarımızdan bahsediyoruz. Beyim işyerinde ki insanların değişken tavrından dem vuruyor. Her zaman selam veren ve öğle saatlerinde beraber yemek yidikleri hanım kız artık selam vermez olmuş ve onu görmezden geliyormuş.. Ben höyt lan ne diyorsun kaybın mı var hayırdır kardeş modunda beyimi darlıyorum. Hep böyle olacaksa ben yokum deyip telefonunu tamamen kapatınca haliyle bana düşen vazifemi yapmak farz deyip anahtarımı alıp çıkıyorum evden. Emniyet kemerimi takacak aklım çoktan uçup gitmiş. Emniyet ikaz sesini duymadım bile.. Minik yeşil renkte ki chevrolet spark arabam ne kadar hızlı gidebilirse o kadar hızlı varmaya çalışıyorum. Çeyizimde aldığım çatal bıçak takımımı henüz evlenmeden daha ulvi meseleler ile kullanacağım için şaşkınım tabi. Dilimde tek bir dua var; "Eğer oraya gitmem hayırlı ise kimse bilmeden gidip geleyim ama hayırsız ise bana izin verme Ya Rabbi.."

E5 Cevizlibağ yan yol bağlantısından henüz geçmiştim. Gündüz çok yağmur yapmıştı. Farlarım açık olmasına rağmen sonradan farkettiğim büyük bir su birikintisine girdim. Araba hacim olarak küçük olduğu için suyun kaldırma kuvveti ile arabanın hakimiyetini kaybettim. Beyin acil durumda çalışma sistemini yavaşlattığını o an anlıyorum. Ön camdan dünya 360 derece dönüyor ama herşey çok yavaş oluyordu. Arabanın ön ve arka cephesi bir kaç kez bariyerlere çarparak durdu. Araba çalışmıyordu ve Işık'lar yanmıyordu. Gitmek istediğim yere varamamış bende zifiri karanlıkta yolun ortasında kalmıştım. Arkadan gelen başka bir araç olursa Işık'larım yanmadığı için çarpma ihtimali olduğu için araçtan çıkmam gerektiğine karar verip telefonumu koyduğum yere baktım ama bulamadım. El yordamıyla telefonumu arka koltuğun altında buldum. Ağlayarak dışarı çıkıp yol kenarında ki bariyerlerin hemen yanına oturdum. Deli gibi ağlıyordum. Yoldan geçen başka bir kaç araç durup yardım etmek için araçlarını durdurup yanıma gelip su verdiler. Kimsenin verdiği hiç birşeyi kabul etmiyor kimseyle konuşmuyordum. Kendi aracımda olan suyu içtim. Beyimi son kez yine aradım ama telefonu kapalıydı. Babamı aramak zorunda kaldım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Evde sandığı kızı dışarı çıkmış yetmemiş kaza yapmıştın. Telefon 3 kez çaldı açtı babam.. Bitirdiler beni baba diyebildim.. Babamı öğürerek ağlarken ilk ke duydum. Şimdi o kadar pişmanım ki onu ağlattığım için.. Keşke o evden hiç çıkmasaydım diyorum..

Polis ekipleri geldi birşeyim olmadığını söylediğim için beni şubeye arabamı da otoparkına çektiler. Sen bu saatte nereye gidiyorsun kızım sorularına tek bir cevap vermemiştim. Feraceli küçük bir kız gecenin bir yarısı sokakta ne işi vardı merak ediyorlardı. Babam şubeye geldi. Kızım neden dedi!? Herşeyi anlattım. Beni al götür baba buralardan dediğimi hatırlıyorum. Sonrası sinir krizi, mağma patlaması 😅 3 hastane ziyaret ettik sabaha kadar..

Kaza anında başımı yan cama çarptığım için boynumu çeviremiyordum. Bilinç kaybı olduğunu söylemişler bizimkilere son ana kadar aklım başımda sanıyordum. Hep öyledir zaten aklın başında sandığın zamanlar muhteşem hatalar yaparsın.. Robokop gibi birşeylere sardılar beni Medipol Mega da kımıldamamam gerektiği söylendi. Omuriliğim zedelenmişse felç kalma olasılığıma göre bunu yapıyorlar. Film çekip müşahede altında tutuldum. Annem babam hep şefkat gösterdiler. Sevdiler okşadılar beni. Akşam kınan var 2 gün sonra da resmî nikahın hadi kalk iyi ol dediler. İstemiyorum diyordu kalbim ama konuşmuyordum kimseyle.. Çok kırılmıştım hayattan.. Tek bir kelime etmek, nefesimi buna harcamak istemiyordum.

Ömer gelmiş hastaneye, evden o saatte çıkacağımı hiç tahmin etmemiş kaza yapacağımı zaten hiç hesaba katmamış. Çok üzgün ve mahçup.. Durumun vehamiyetine dayanamamış olacak ki ona da bir serum taktılar hastanede.. Acil müdahelede sadece yan yatağım boş oraya yatırmışlar. Olay birden Kore dizisine dönmüş. Aramızda sadece bir perde..

Annem geldi hadi konuşun anlaşın ben kefilim bu evlilik kararına dedi. Herkes yalnız bıraktı bizi. Kafamı çeviremiyorum hiç bir yere sadece dinliyorum sağ yanımdan elimi tutan adamın anlattıklarını.. Sadece 2 seçenek vardı. Ben birini seçtim. Verdiğim hiç bir karardan pişman değilim. İyi bir kararsa ne ala, kötü bir kararsa muhteşem bir tecrübe..

-Anektod-1 : Beyim kendisini uğursuz yada hatalı hissetmesin yaşadıklarımın hepsi kader çizgilerimin yollarıdır.-

Anektod-2: Zamanında çok gençken çok sert bir kızdım. Seven gönüle saygım olmadığı için zamanında bir beyefendinin sevgisine çok sert tepki vermiştim. Medipolde yatıyorum kanser oldum serzenişine bile kulak asmadım dinlemedim. Allah beni aynı yerde belki de hasbel kader aynı yatakta çaresiz kımıldamadan yatırdı. Yaptığını çekmeden ölecek olan var mı?



 
 
 

コメント


© 2017

bottom of page